No Widget Added

Please add some widget in Offcanvs Sidebar

Shopping cart

Subtotal 0,00

View cartCheckout

Sıkça Sorulan Sorular

  • Home
  • Sıkça Sorulan Sorular
ShapeSIKÇA SORULAN SORULAR

Tüm sorularınıza yanıt bulacağınıza eminiz

GASTROENTEROLOJİDE HASTALARIN SIKÇA SORDUĞU SORULAR
100 SORU 100 CEVAP

Gastroenteroloji sindirim sisteminin işleyişi ve hastalıklarını inceleyen bilim dalıdır. Ağızdan anüse kadar sindirim kanalı, karaciğer, safra yolları, safra kesesi, pankreas ve dalak gastroenterolojinin ilgi alanına girer.
Gastroenterologlar iç hastalıkları ana dal uzmanlık eğitiminin üzerine ilave bir yan dal uzmanlık eğitimi alırlar. Bu nedenle kendi alanlarında bilgi, tecrübe ve yetkinlik olarak daha fazla donamına sahiptirler. Eğitimleri esnasında aldıkları sorun çözme pratikleri de hastalıkların tanı ve tedavisinde hastalara daha fazla fayda sağlayabilecektir.
Ülkemizde birçok branş gastroenteroloji pratiğinde sıkça uygulanan endoskopik işlemleri yapmaktadır. Bunun temel nedeni ülkemizde gastroenteroloji uzmanı hekim sayısının azlığı, endoskopik işlemlere çok fazla sayıda hastanın ihtiyaç duyması ve işlemlerin tıbbi pratikteki popülaritesidir. Ancak unutmamak gerekir ki endoskopik işlemler için eğitim alan ve yasal yetkinliğe sahip hekimler erişkin ve çocuk gastroenterologlar ile gastroenteroloji cerrahisi yan dal uzmanı olan hekimlerdir. Türkiye’de endoskopik işlemleri yapan diğer hekimlerin gerçek anlamda ülkemizde veya dünyada kabul görmüş sertifikalı bir eğitimleri ve yetkinlikleri yoktur. Bu nedenle erişkinlerde işlemleri gastroenterologlar ve gastroenteroloji cerrahisi yan dal uzmanlarının yapması işlemin sağlığı açısından daha uygun olacaktır.
Endoskopik işlemler sedasyon yapılmadığı sürece hasta için zahmetli işlemlerdir. Üst sindirim sistemi endoskopisinde hastanın öğürmesi, kolonoskopi de ise ağrı duyması işlemin optimal olmasını engelleyebilir. Aşırı öğürme işlemin kısa kesilmesine veya yanılgıya, ağrı da başarılı olabilecek bir kolonoskopi işleminin yarıda bırakılmasına neden olabilir. Bu nedenle ideal olanı sedasyon için bir engel yoksa işlemin uyutularak yapılmasıdır.
Tecrübeli ve yetkin bir hekim tarafından yapılan bir endoskopik işlem hastanın herhangi bir organına zarar vermez.
Mide asidi ve gıdaların yemek borusuna geri gelerek orda hasar oluşturması ve bir takım belirtilere yol açmasına reflü hastalığı diyoruz.
Reflü hastalığı tedavi edilmediği taktirde hayat kalitesinin bozulmasına, kronik öksürüğe, astıma, zatürreye, yemek borusunda yara oluşması sonucu kanama, darlık oluşumuna ve daha seyrek olarak da yemek borusu kanserine yol açabilir.
Reflü hastalığı birkaç şekilde sınıflandırılabilir. Yemek borusunda endoskopi esnasında görülebilecek hasar oluşturmuş reflüye ‘’eroziv (erozyon yapmış) reflü’’ diyoruz. Bazen de hasta reflüyü düşündüren tüm şikayetleri olmasına rağmen endoskopi de yemek borusunda hasar saptanamaz. Buna da ‘’non-eroziv (erozyon yapmamış) reflü’’ diyoruz. Yemek borusunda erozyon yapmamış reflü özofagus pH metre denen test ile yemek borusundaki asitlik seviyesi 24 saat boyunca bir kateter yoluyla ölçülerek tespit edilebilir. Yemek borusunda erozyon yapmış reflü evresine göre hafiften şiddetliye doğru Evre A, B, C, D olarak sınıflandırılır.
Hastalığınız yemek borusunda erozyon yapmamış ‘’non-eroziv reflü’’ olabilir. Veya reflüyü taklit eden ve reflü tipi fonksiyonel dispepsi dediğimiz bir bozukluk olabilir.
Reflü özofajit düşünülen bir hastada endoskopiye ilaveten ihtiyaç duyulması halinde özofagus pH metre, özofagus manometresi, baryumlu yemek borusu grafisi, göğüs tomografisi veya MRI, kalp anjiyografisi tetkikleri de tanı ve ayırıcı teşhis açısından yapılabilir.
İleri evre reflü hastalığı mide fıtığı ve mide kapağı gevşekliği ile beraberse ve ilaç tedavisine yanıt yoksa ameliyat ile fıtığın veya gevşekliğin tamirinin yapılması uygun olabilir. Ameliyat dışında ilaç kullanımından kaçınmak veya azaltmak için STRETTA, ARMA, ARM, GERD-X gibi bazı yeni yöntemlerde geliştirilmiştir ve hekimin karar vereceği uygun hastalarda bu tedavi yöntemleri gerçekleştirilebilir.
İleri evre reflü özofajit, yemek borusu kanseri, akalazya, akciğer kanseri, yemek borusunda darlığa yol açan iyi huylu kitleler, yemek borusu mantarı ve infeksiyonları, akciğer tüberkülozu veya diğer enfeksiyonlara bağlı yemek borusu darlık ve yapışıklıkları ile yemek borusunun kasılmasını engelleyen diğer motor hastalıklar gibi çok geniş bir neden listesi olabilir. Bunlardan hangisinin sizde olabileceğini sıklık ve ihtimal sırasına göre hekiminiz değerlendirecektir. Fakat psikolojik kökenli yutma güçlüğü de olabileceğini aklınızda tutun. İlk yapılması gereken işlem üst sindirim sistemi endoskopisidir.
Akalazya kendini katı ve sıvı gıdalara karşı yutma güçlüğü ile gösteren, yemek borusunun alt ucundaki gastro-özofagial sfinkter dediğimiz kasın gevşeyememesi sonucu katı gıda ve sıvıların geçişini tıkaması ile gelişen bir hastalıktır. Gıdalar yemek borusunda birikir ve ağıza doğru geri gelir. Yemek borusu kasılma yeteneğini de kaybetmiştir ve genişlemiştir. İlk yapılaması gereken tetkik üst sindirim sistemi endoskopisidir. Baryumlu yemek borusu grafisi ve özofagus manometrisi ile teşhis kesinleştirilir. Tedavide yöntem bu kasın çeşitli yollarla gevşetilmesi veya kesilerek basıncın düşürülmesi esasına dayanır.
Bu şikayetler çoğunlukla gastrit, gastrik ülser, duodenal ülser ve fonksiyonel dispepsi dediğimiz durumlarda olabilecek şikayetlerdir. Yaşınız genç ve şikayetleriniz kısa süre önce başladı ise hekim muayenesi sonrasında direkt olarak endoskopik tetkik yapılmaksınız ilaçlı tedavi başlanabilir. Uzun süredir devam eden şikayetler varsa ve tedaviden fayda görmüyor iseniz veya 45 yaş üstünde ilk defa başlayan şikayetler olması durumunda endoskopik tetkik sonrasında konulan tanıya göre tedavi yapılması daha doğru olacaktır.
Mide ve duodenum (oniki parmak barsağı) ülserinin en sık nedeni midede yerleşmiş olan H. pylori denen bakterinin yapmış olduğu enflamasyondur. Bu bakteri fazla asit salınımına neden olmak veya mide duvarının zayıflatılması yoluyla ülsere neden olur. Bunun dışında bazı ağrı kesici ve antiromatizmal ilaçlar, aşırı asitli gıda tüketimi ve mideyi tahriş eden bazı ilaçlar ile genetik yatkınlık ve aşırı alkol tüketimi de ülser oluşumuna zemin hazırlayabilir.
Endoskopik inceleme öncesinde 12 saatlik açlık yeterlidir. İşlemden 3-4 saat öncesine kadar bir miktar normal su içebilirsiniz. (kahve çay, meyve suyu hariç ).
Ön iki saatlik açlığa rağmen bazen endoskopide mide dolu çıkabilir. Bu durumda midenin kasılma hareketlerinde bozukluk (mide felci) veya midenin boşalmasını engelleyen bir kitle olabilir. Bu durumda daha uzun süreli açlıkla veya hekimin uygun göreceği bir yöntemle mide boşaltılarak işleme daha sonra devam edilebilir.
Uygun koşullarda ve tecrübeli ellerde yapıldığı sürece ne sıklıkta yapıldığına bakılmaksızın endoskopik işlemlerin insana bir zararı yoktur.
Mide ve sindirim sistemi mukozası çok kısa sürelerde kendini yenileme kapasitesine sahiptir. Normal bir biyopsi alınmasının herhangi bir zararı yoktur ve işlem esnasında ve sonrasında biyopsiye bağlı herhangi bir ağrı duyulması söz konusu değildir.
Size aksi söylenmediği taktirde işlemler bitip anestezi etkisi geçtikten hemen sonra yemek yiyebilirsiniz.
Kolonoskopi; alt sindirim sistemi organlarımız olan anal kanal, rektum ve diğer kolon kısımları ile ince barsağın son kısmı olan terminal ileumun incelendiği endoskopik bir işlemdir. Hekimin uygun göreceği bir yöntemle barsaklar bir gün önceden boşaltılıp temizlenir ve ertesi günü bu işlem yapılabilir.
Ağızdan herhangi bir hazırlık ilacı içmeden, barsağın sadece rektum ve sigmoid kolon dediğimiz son kısımlarının incelendiği endoskopik işlemdir. Sadece lokal lavman ile işlem yapılabilir ve kolonun 1/3’lük son kısımları incelenir.
Uzun süreli açlık veya şiddetli ishal hazırlık olmaksızın kolonoskopi yapılmasına elverişli temizliği sağlayamaz. Yeterli temizlik için aynı hazırlık ilaçları içilmelidir.
Hiçbir şekilde hazırlık ilacı içemeyenlerde bazen tekrarlayan lavmanlar kolonoskopi için yeterli temizliği sağlayabilir. Bu durumda kolonoskopi endikasyonu ve hastanın durumuna göre sadece lavman sonrasında kısıtlı bir kolonoskopi yapılmasına karar verilebilir.
Hangi yaşta olursa olsun makul bir nedeni tespit edilemeyen anemi hastalarına, makattan kanaması olan hastalara, yeni gelişen ve izah edilemeyen kabızlığı olanlara, barsak alışkanlıklarında değişiklik olanlara, iki aydan uzun süren ishali olan hastalara, karın ağrısı ile birlikte kilo kaybı olan hastalara ve diğer görüntüleme yöntemlerinde barsaklarda duvar kalınlaşması, kitle veya şüpheli lezyon tespit edilenlere mutlaka kolonoskopi yapılmalıdır.
Türk toplumunda 45 yaş üstü erkek ve kadınlara hiçbir sindirim sistemi şikayeti olmazsa dahi kolon kanseri taraması amaçlı kolonoskopi yapılmalıdır.
Polipler kolonoskopi esnasında hekimin uygun göreceği yöntem ile yerlerinden kesilerek çıkarılırlar ve patolojik inceleme için gönderilirler. Tecrübeli bir hekim tarafından usulüne uygun uygun olarak alınan ve herhangi bir komplikasyon gelişmeyen hastalarda polibin alındığı yer hızla iyileşir ve hasta herhangi bir zarar görmez, ağrı hissetmez.
Müdahale edilmeden barsakta uzun süre kalan poliplerin türüne ve kalış sürelerine bağlı olarak belli bir oranda kanserleştiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Makattan kırmızı renkli kanama, hemoroid, anal fissür, ülseratif kolit ve rektum kanseri gibi durumlarda olabilir. Bazen genç hastalarda akut kabızlığa bağlı anal kanalda erozyon ve tahrişlerde geçici kanama yapıp kendiliğinden düzelebilir. Hekiminize başvurmanız durumunda muayene ve gerekirse kolonoskopi ile doğru tanı konulabilecektir.
Üst sindirim sistemi kanamaları katran gibi siyah renkli ve kötü kokulu cıvık dışkılamaya neden olur. Bunun dışında demir ilaçları, bizmut içeren ilaçlar, aşırı ıspanak ve et tüketimi bazen siyah veya siyaha çalan dışkılamaya neden olur. Doktorunuzun sizi bu konuda bilgilendirdiği bir ilaç almıyorsanız, halsizlik, çarpıntı, terleme gibi şikayetleriniz varsa acil olarak bir sağlık kuruluşuna başvurmanız uygun olacaktır.
Basur makat bölgesinde dışta ve içte yer alan yüzeysel toplardamarların belirgin hale gelmesinde verilen isimdir. Kanama ve ağrıya yol açmasına hemoroidal hastalık denir. Kabızlık, gebelik ve karın içi basıncı arttıran diğer durumlar ve fazla ıkınma hemoroidlerin daha belirgin hale gelmesine yol açabilir.
İsminden de anlaşılabileceği gibi dış basur makat bölgesinin dış çevresinde bulunup muayene esnasında çıplak gözle görülebilirken iç basur ise kolonoskopi ve makatın iç bölgesinin parmakla muayenesi ile saptanabilir.
İki ay veya daha fazla süren ishaller kronik ishal olarak adlandırılır. Bu konuda uzman bir hekim tarafından tetkik edilmesi ve altta yatan bir hastalık varsa bunun ortaya konması gereklidir.
Bilinmeyen nedenlerle bağışıklık sistemimizde belli tipteki akyuvarların kalın barsağın yüzey mukozasını yabancı bir antijen gibi algılayıp oraya karşı bir iltihabi reaksiyon göstermesi sonucu oluşur. Kolonun yüzeyinde bir bölgede sınırlı veya yaygın kızarıklık, ödem ve ülserler oluşur.
Tedavi edilmemiş ülseratif kolit, karın ağrısı, ishal gibi hayat kalitesini bozan belirtiler dışında, kanama, delinme ve uzun dönemde kanser gelişim riskinde artış gibi olumsuz durumlara yol açabilir.
Aynı ülseratif kolitte olduğu gibi bağışıklık sistemimizin hedefini şaşırıp sindirim sistemimize saldırıp zarar vermesi sonucu oluşur. Tedavi edilmediği taktirde ülseratif kolite benzer şekilde kanama, delinme ve uzun dönemde kanser gelişim riskinde artış gibi olumsuz durumlara yol açabilir.
Crohn hastalığı ağızdan anüse kadar bütün sindirim sistemini tutabilir.
Sigara içilmesi Crohn hastalığında alevlenme ve tedavinin başarısız olması gibi sakıncalara yol açarken ülseratif kolitte böyle bir durum saptanmamıştır. Bu nedenle Crohn hastalarında tedavinin bir parçası olarak mutlaka sigaranın bırakılması önerilmektedir.
Birçok neden karaciğer yağlanması yapabilir. Hepatit B, C, alkol kullanımı, bazı ilaçlar, diyabet, kan kolesterol ve trigliserid yüksekliği bunlardan bazılarıdır. Ülkemizde ve dünyada karaciğer yağlanmasının en sık nedeni obezite dediğimiz fazla kilolu olma durumudur. Hekiminizin karaciğerinizdeki yağlanmanın nedenini araştırması ve bir neden tespit etmesi durumunda bir tedavi planı yapılabilir.
Kilo fazlalığına bağlı karaciğer yağlanmasının çoğu iyi huylu bir seyir gösterir. Ama bir kısım hastalarda alkol dışı karaciğer yağlanması dediğimiz bu durum hekimler tarafından NASH diye tabir edilen ve siroza kadar gidebilen kötü seyirli bir duruma ilerleyebilir. Bu durum tetkik edilip tanı konulduktan sonra tedavi planı yapılmalıdır. Dünyada kriptojenik (nedeni bilinmeyen) sirozunun en sık nedeni bu tür NASH diye tabir edilen karaciğer yağlanması olduğu akılda tutulmalıdır.
Karaciğer yağlanmasında tedavi nedene yöneliktir. Aşırı alkol alımı varsa kesilmeli, hepatit B, C saptanmışsa tedavi edilmelidir. Kontrolsüz şeker hastalığı ve kolesterol-trigliserit yüksekliği varsa bunlar kontrol altına alınmalıdır. Toplumda yağlı karaciğerin en sık nedeni obezite yani kilo fazlalığıdır. Kilonun düşürülmesi yağlı karaciğerde iyileşme sağlayacaktır. Yağlı karaciğerde birçok ilacın tedavi amacıyla kullanımı denenmiş fakat faydasız bulunmuştur. Pioglitazon denen ve şeker hastalarında da kullanılan bir ilaç etkili bulunmuştur ve gerekli görülen vakalarda hekim kararı ile kullanılabilir.
Karaciğer büyümesinin en sık nedeni yağlı karaciğerdir. Yağlı karaciğer olmadan bir büyüme varsa bu durumda karaciğerdeki büyümenin derecesi, şekli ve eşlik eden diğer bulguların olup olmadığı önem kazanmaktadır. Karaciğeri büyüten genetik hastalıklar, lenfoma, erken evre siroz ve kalp yetmezliği gibi durumlar hekim tarafından göz önünde bulundurulur. Ama normalin hafif üst sınırında ılımlı bir karaciğer büyümesi çoğunlukla masumdur ve bir neden de tespit edilemez. Çocuklukta geçirilen ateşli enfeksiyöz hastalıkların buna neden olabileceği düşünülür. Daha ileri araştırmalara ve biyopsi alınmasına da çoğunlukla ihtiyaç duyulmaz.
Kronik HBV; hepatit B virüsünün size bulaşması ve akut hastalık geçirildikten sonra immün sistem tarafından vücudunuzdan temizlenememesi ve enfeksiyonun hala vücudunuzda var olmaya devam edip çeşitli problemler oluşturmasını ifade eder. Bu durumlar taşıyıcılık ve aktif hastalık durumudur. Her iki durumda da yaklaşım farklı olup mutlaka bu alanda uzman bir sağlık profesyoneli tarafından değerlendirme ve takip yapılması gerekmektedir.
Kronik HCV; hepatit virusunun anti- HCV denen antikoru ve HCV RNA denen genomik yapısı ile birlikte vücudunuzda var olması ve çeşitli etkilere yol açması durumunu ifade eder. Bu durumda mutlaka uygun bir tedavi almak üzere bu alanda uzman bir hekime başvurmanız gerekir. Takipsiz ve tedavisiz kalmanın siroz ve karaciğer kanseri gibi ciddi sonuçları olacaktır.
Safra kesesi polipleri 10 mm altında iseler sadece takip edilmeleri yeterlidir, operasyon ihtiyacı yoktur. 10 mm ve üstü poliplerde % 10 gibi yüksek kabul edilebilecek bir kanserleşme riski olduğu düşünülür ve operasyonla safra kesesinin alınması tavsiye edilir.
Safra kese taşlarının çoğu sessizdir ve tesadüfen ultrason muayenesinde tespit edilirler. İri taşlar sırt ağrısı ve yemekten bir süre sonra gelen mide ağrısını taklit eden epigastrik ağrıya yol açarlar ve buna biliyer kolik denir. Çok sayıda küçük taşlar ve safra çamuru ise ana safra kanalına düşüp tıkanıklık, sarılık, enfeksiyon ve pankreatit yapma eğilimindedirler. Ama bir taşın boyutuna ve sayısına göre nasıl davranacağı önceden tam olarak kestirilemez. Birkaç kez sorun oluşturmuş taşlarda safra kesesi operasyonla alınmalıdır. Herhangi bir soruna yol açmayan iri taşlar takip ile izlenebilirler.
Safra kesesi yokluğu çoğunlukla bir soruna yol açmaz. Ama bazı kişilerde operasyon sonrası safra gastriti, yemeklerden sonra hazımsızlık ve safra diyaresi denen ishal görülebilir.
Safra karaciğerde yapılır ve safra kanalları ile safra kesesine taşınır ve orada depolanır, safra kesesi safra için yapım yeri değil depo organıdır. Yağlı gıdalar barsağa ulaşınca safra kesesi kasılır ve safrayı bu gıdaların üzerine boşaltır ve yağların sindirimine yardımcı olur. Safra kesesindeki safra, ana safra kanalı tarafından barsağa ulaştırılır. Safra kesesi alındığı zaman kese ve onun kanalı olan sistik kanal ortadan kalkar. Koledok dediğimiz ana safra kanalı var olmaya devam eder. Bu ana safra kanalı içindeki taşlar çoğunlukla safra kesesinden buraya düşen taşlardır. Fakat safra kesesi alınmış kişilerde de ana safra kanalında direkt olarak taş veya çamur oluşup tıkanma yapabilir.
Dalağı ileri derecede büyüten hastalıkların başında karaciğer sirozu ve sıtma gibi enfeksiyöz hastalıklar ve dalağı infiltre eden kanserler gelir. Ciddi bir büyüme varsa bir hekim tarafından nedeni araştırılmalıdır. Fakat normalin üst sınırını hafifçe geçen büyümeler çoğunlukla masumdur ve bir neden tespit edilemez.
Antibiyotik almanız gerekiyorsa ve alkol almaktan da kaçınamıyorsanız ikisini beraber almak antibiyotiğe ara vermekten daha iyi bir seçenektir. Bu devamlı olmuyorsa ve bir karaciğer probleminiz yoksa her ikisi beraber karaciğerde metabolize olacaktır.
Pankreas kistlerinin bir kısmı masum iken bir kısmı pankreas kanserine dönüşme potansiyeline sahiptir. Bu nedenle basit böbrek ve karaciğer kistleri gibi düşünmeyip ileri incelemeye ve gerekirse biyopsi alınmasına ihtiyaç olabilir.
Karaciğer, pankreas, beyin ilk plandaki hedef organlardır. En önemli risk karaciğer sirozu ve pankreas yetersizliğidir. Fakat bütün sistemleri olumsuz etkiler ve kanser oluşum riskini de ciddi derecede arttırır.
Anal bölge (makat bölgesi) gastroenteroloji muayenesinin bir parçası olarak ifade edilebilir. Hemoroid, anal fissür, Crohn hastalığı bulguları bu bölgenin muayenesi ile tespit edilebilir.
Gastroenteroloji uzmanı bu işlemleri yapma konusunda yetkili ve deneyimlidir. Fakat bunlara ilaveten bu işlemler esnasında tespit edilen bulguların değerlendirilmesi, ERCP denen ana safra kanalında taş çıkarılması işlemi, endosonografi denen mide içerisinden ultrason ve gerekirse müdahale yapılması, karaciğer hastalıklarının tanı ve tedavisi ile inflamatuar barsak hastalıklarının tanı ve tedavisi gastroenterolojinin ilgi alanına girer.
İnatçı hıçkırık diyaframatik irritasyonun bir bulgusudur. Bu şikayet ile gelen ve akciğerlerinde herhangi bir hastalık tespit edilmeyen hastalarımızda endoskopide ileri evre reflü özofajit ve yemek borusu mantarı tespit edilenleri başarı ile tedavi ettik.
Mide barsak rahatsızlıklarında ilk başvuru hekimleri iç hastalıkları uzmanı veya gastroenteroloji uzmanı hekimler olabilir. İlk tedaviye yeterince yanıt alınamadı veya ileri inceleme ihtiyacı varsa gastroenteroloji uzmanı daha doğru tercih olacaktır.
Gastroenteroloji uzmanları aynı zamanda iç hastalıkları uzmanı olduğu için tercih etmesi durumunda hipertansiyonla da ilgilenip tedavi verebilir.
Şeker hastalığı tedavisi zor ve uzun süre takip gerektiren bir tedavidir. Yan dallar genelde kendi alanlarındaki çok sayıda problemli hastaya zaman ayırma eğilimindedirler. Diyabet tedavisi iç hastalıkları ve endokrinoloji ve metabolizma uzmanlarının birincil işidir. Gastroenteroloji uzmanları tercih etmesi durumunda bazı temel durumlarda diyabet tedavisini de düzenleyebilir.
Hemanjiomlar kalıtsal olarak oluşmuş ince damar yumaklarıdır. Herhangi bir organda gelişebilirler. Karaciğer hemanjiomlarının boyutları değişken olup 1-2 mm’den 5-20 cm ye kadar değişebilir. Ultrason, tomografi ve MR gibi görüntüleme yöntemleri ile tespit edilebilirler. Çoğunlukla makul boyutlarda olup herhangi bir zararları yoktur ve izlem de gerektirmezler. 5 cm üstü iri hemajiomlar kanama, anemi, trombosit düşüklüğü yapma riski açısından aralıklı olarak takip edilmelidirler.
Kolon kanseri tanısı konmuş hastaların 1. derece yakınlarına kanserin tanı konulduğu yaşın 10 yıl öncesinden başlamak kaydıyla her 5 yılda bir kolonoskopi taraması yapılmalıdır. Örnek bir babaya 40 yaşında kolon kanseri tanısı kondu ise çocuklarının ilk taraması 30 yaşında başlamalıdır. Anne, baba ve kardeşlerde taramaya dahil edilmelidir.
Bu vakalar ilginç ve nadir vakalardır. Bizim böyle bir hastamız var. 10 yıl önce mide kanseri tanısı konmuş ve ileri evre olduğu için ameliyat olmayıp sadece kemoterapi verilmiş. Şu anda midesinde hala tümör var ama metastaz yok ve hasta hala normal yaşamına devam ediyor.
Fazla kilolu olup diyetle zayıflamayı başaramayanlarda seçenekler mide balonu uygulaması ve mide küçültme operasyonu olabilir. Hastanın kilosu ve tercihine göre bunlardan biri seçilebilir.
Çok uzun süre (20-30 yıl) mide koruyucu (proton pompası inhibitörleri) kullanan menapoza girmiş ve sigara kullanan kadın hastalarda ciddi osteoporoz ve kemik kırığı riski anlamlı derecede artmaktadır. Bunun dışında mide koruyucu kullanmanın riskleri ihmal edilebilir risklerdir. Mide koruyucular sanılanın aksine mide kanseri riskinde ciddi artışa da yol açmazlar.
Mide ve duodenum ülserleri, kanserleri, safra gastriti, enfeksiyöz hastalıklar bunu yapabilir. Muayene ve endoskopik tetkik gereklidir.
Yoğun stres kramp yoluyla ağrılar, bulantı kusma, şişkinlik, gaz, ishal gibi fonksiyonel sindirim bozukluklarına denen olabilir.
HBS-İBS anatomik olarak sindirim sistemi normal olmasına ve tetkiklerde bir hastalık gösterilememesine rağmen 6 aydan uzun süren, karın ağrısı, gaz, şişkinlik, ishal, kabızlık gibi şikayetlerinin varlığına verilen isimdir.
Bunun ciddi bir hastalıktan mı yoksa strese bağlı fonksiyonel bir bozukluktan mı kaynaklandığı muayene ve tetkikler sorasında hekim kararı ile belirlenecektir.
MRCP safra yollarının MR ile değerlendirildiği bir radyolojik tetkiktir. ERCP ise safra yollarından endoskopik müdahale ile taşın çıkarıldığı veya tıkanıklığın tedavi edildiği bir endoskopik yöntemdir.
Endosonografi (EUS) nisbeten yeni bir teknik olup endoskopun ucundaki mini ultrason probu ile mide ve barsağın üst kısmından karaciğer, safra kesesi, safra yolları ve özellikle pankreasın değerlendirildiği bir yöntemdir.
Normal ultrasonda karın dışından yaklaşım olduğu için pankreas, safra yollarının ince ayrıntıları görüntülenemez ve örnek alınması daha zordur. EUS ile bu organlar daha yakından detaylı olarak görüntülenebilir ve örnek alınabilir.
Pankreas ve safra yollarının ayrıntılı değerlendirilmesinde ve örnek alınmasında ilk tercih EUS olmaktadır.
Her endoskopik işlemde olduğu gibi EUS’unda endoskopik işleme bağlı ve yapılırsa biyopsiye bağlı riskleri vardır.
Kansızlık nedeni olabilecek aşikar bir neden yoksa (örneğin genç bir kadında aşırı adet kanaması gibi) sindirim sistemi taraması amacıyla gastroskopi, kolonoskopi yapılmalıdır.
Endoskopi ve kolonoskopide görülemeyen ince barsak orta kısımların araştırılması amacıyla balon enteroskopi veya bu imkan yoksa MR enterografi yapılabilir.
Çölyak hastalığı buğday, arpa, çavdar, yulaftan kaçınılan sıkı bir diyetle 6-12 ayda tamamen düzelme gösterir. Kan testleri negatif hale gelir.
Karaciğer sirozu Türkiye’de en sık hepatit B ve C, Avrupa’da ise alkole bağlı olarak karaciğerin ileri derecede küçülüp fonksiyonlarını yitirdiği, ileri evrelerde karında su toplanması, bacaklarda ödem ve sarılık ile kendini gösteren bir hastalıktır. Son evrelerde yemek borusundaki genişlemiş damalardan kanama ve koma ile ölüme yol açabilir.
Sirozun tedavisi erken evrede nedenin ortadan kaldırılması, orta evrede komplikasyonlar dediğimiz belirtilerin takip ve tedavisi, ileri evrede ise karaciğer naklidir.
Karında su toplanması ya da tıbbi adıyla asit karaciğer sirozuna ilaveten kanserler, kalp yetmezliği, böbrek hastalıkları ve enfeksiyöz hastalıklarda da görülebilen bir durumdur.
Tedavi nedene yönelik olarak yapılabilir. Siroz ve kalp yetmezliğinde idrar söktürücülerin kullanımı ve direkt olarak sıvının bir iğne ile girilerek boşaltılması da bir seçenektir.
Öncesinde uygun bir diyet yapıldıktan sonra (2-3 gün etten ve demirden fakir beslenme) verilen testte 3 kez üst üste dışkıda gizli kan pozitif çıkması sindirim sisteminin endoskopik taraması için güçlü bir endikasyondur.
Türkiye’de yeni yapılan bir araştırmaya göre kolon kanseri riski 50’li yaşlarda kadınlarda ve erkeklerde ciddi oranda artmaktadır. Bu nedenle kansere neden olabilecek öncü lezyonların yakalanabilmesi için hiçbir sindirim sistemi şikayetiniz yoksa bile 45 yaşında sindirim sistemi taraması yaptırmanız önerilmektedir.
Günde 3 kez ile 3 günde 1 kez arası büyük tuvalet ihtiyacı normal sınırlar olarak kabul edilmektedir. Günde 3 kereden fazla cıvık dışkılama ishal, 3 günde birden seyrek ve sert kıvamda zorlu dışkılama kabızlık olarak tanımlanabilir.
İnce bağırsaklarda aşırı bakteri çoğalması anlamına gelen bir kısaltma olan SİBO (Small Intestine Bacteria Overgrowth), ince bağırsaklarda bulunan bakteri sayısındaki artış ve/veya buradaki bakteri tiplerinde değişiklik olmasını ifade eder. Şişkinlik, karın ağrısı, gaz, mide bulantısı, hazımsızlık, kabızlık ve ishal dahil olmak üzere özgül olmayan belirtilerdir. SIBO gelişimi için risk faktörleri arasında yapısal/anatomik sorunlar, motilite bozuklukları, immün yetmezlik, azalmış sindirim salgıları, yaşlılık ve çeşitli ilaçlar (tekrarlayan antibiyotik kullanımı, PPI'lar, opiod analjezikler) yer alır.
SİBO tedavisi için sıklıkla antibiyotikler, probiyotikler ve beslenme planlaması ile birlikte kullanılır. Bu antibiyotikler ile ince bağırsaklardaki aşırı çoğalmayı baskılama hedeflenmektedir.
H. Pylori varlığının sindirim sisteminde yol açabileceği hastalıklar gastrit, atrofi (mide duvarında incelme), intestinal metaplazi (kansere neden olabilecek hücresel değişiklikler), mide ülseri, duodenum ülseri, mide kanseri ve mide lenfoması olarak sıralanabilir.
H. pylori’nin etkili tedavi ile ortadan kaldırılması gastrit ve mide-duodenum ülserlerini % 90- 95 oranında iyileştirmektedir.
Mide yüzeysel tabakasının altına yerleşmiş olan H. pylori Türk toplumunda % 70, Avrupa toplumlarında yaklaşık % 50 oranında pozitiftir. Fakat midede yerleşen bu bakteri herkeste aynı sorunlara neden olmaz. Çoğunlukla immün sistem ile iyi uzlaşır ve bir flora bakterisi gibi insanların çoğunda bir soruna yol açmaz. Fakat bazı kişilerde ise immün sistemle uyuşmazlık veya H. pylori’nin alt türü gibi açıklanmayan nedenlerden dolayı ciddi sorunlara yol açar. Tedavi ve eradikasyona ihtiyaç gösteren bu grup hastalardır.
H. pylori eradikasyonu üst ve alt sindirim sistemi şikayetlerinde de (kabızlık, ishal, gaz, şişkinlik) geçici veya kalıcı iyileşmelere neden olabilir.
H. pylori tedavisinin barsak florasını bozduğu değil aksine onardığı söylenebilir.
H. pylori tedavisi bittikten sonra 15 gün süre ile hiçbir antibiyotik PPI ilaç almamak kaydı ile üre nefes testi ve dışkıda Hp antijeni ile kaybolup kaybolmadığı test edilebilir.
Hasta önce uyutulduktan sonra endoskopi yapılarak midesi balon uygulaması için elverişli mi değil mi kontrol edilir. Mide-duodenum ülseri, kanseri, ileri evre mide fıtığı ve ileri evre reflü balon takılmasına engel durumlardır. Bunlar yoksa hasta uyurken ağız yoluyla balon sönük vaziyette mideye indirilir. Orda hastanın durumuna göre uygun hacimde sıvı (400-700 cc) ile şişirilir ve işleme son verilir.
Yutulabilir mide balonu endoskopi olmaksızın ayık olarak uygulanır. Dezavantajları midenin önceden uygunluk açısından kontrol edilememesi, ayık olarak yutturulması, röntgen cihazına ihtiyaç duyulması ve fiyatının pahalı olmasıdır. Avantajı ise anestezi ihtiyacı olmaması ve çıkarma ihtiyacının olmayıp kendisinin 4-6 ay sürede eriyerek dışkı ile atılmasıdır.
Mide balonu uygulaması sonrasında 4-5 günlük adaptasyon dönemi geçtikten sonra yürüyüş, spor ve pilates yapabilirsiniz. Üzerine yatarak veya baskı yaparak hiçbir şekilde balonu patlatmanız mümkün değildir.
Mide balonu uygulaması zayıflama konusunda diyetten sonra gelen en masum yöntem olup diyete uyulduğu ve alınan porsiyon miktarı azaltıldığı sürece vücuda geçici ve kalıcı hiçbir zararı tespit edilememiştir.
Altı aylık ve 12 aylık mide balonları vardır. Kaliteli bir 6 aylık balon midede sağlam olarak 6-8 ay kalabilir. Daha uzun süre kaldığında balonun deforme olma ve delinme riski vardır. Yıllık balonlar genellikle hacmi değişik zamanlarda ayarlanıp arttırılabilen balonlardır. Dezavantajları ise pahalı olmalarıdır.
24 saat özofagial pH metresi, reflü varlığını doğrulamak ve reflü şiddetini değerlendirmek için yapılan bir testtir. Test sonuçları tıbbi tedaviyi uyarlamak ve GÖRH tedavisinde endoskopik veya cerrahi yöntemlerin gerekliliğine karar vermek için etkili bir şekilde kullanılabilir.
Özofagus manometrisi yemek borusu içine yerleştirilen özel bir kateter aracılığı ile yemek borusu kaslarının yutma sırasındaki kasılmalarının gücünü, düzenini ve fonksiyonunu değerlendiren bir tetkiktir. Özofagus basınçlarının, koordinasyonunun ve motilitesinin kalitatif ve kantitatif değerlendirmesini yapar. Özofagus manometrisi yapılması gereken durumlar: özofagusun fonksiyonel hastalıklarını değerlendirmek, pH metri öncesi alt özofagus sfinkterinin yerini belirlemek, reflü cerrahisi öncesi özofagusun fonksiyonel hastalıklarını dışlamak. Özofagus manometrisi yapılması için hastada aşağıdaki belirtiler olmalıdır:yutma güçlüğü (disfaji), yutma sırasında ağrı (odinofaji), göğüs ağrısı (kalp ağrısı dışlandıktan sonra), uzun süre devam eden kuru öksürük, yemek borusunda ve midede yanma.
Anorektal manometri sayesinde anal kanaldaki kas fonksiyonlarının ve basınçlarının belirtileri ve istatistiksel değerleri ölçülür. İşlem, ucunda küçük bir balon olan ince bir kateterin makatın içine yerleştirilmesi ile gerçekleşir. Bu işlem sırasında gözlenen tüm değerler bilgisayara aktarılır ve değerlendirme yapılır.
Yutma güçlüğü akalazya dışında yemek borusu kasları etkileyen nörolojik hastalıklar ve skleroderma denen kas hastalığı, yemek borusu ve akciğer kanserleri, ileri evre reflü, yemek borusunun mantar ve bakteriyel enfeksiyonları, yemek borusunda iyi huylu yapışıklıklar ve mukoza altı kitleler sonrasında da görülebilir.
Alkole bağlı kronik pankreatit veya pankreas yetersizliği; alkolün yaptığı kronik pankreas hasarı sonucu yeterli miktarda enzim üretememe durumudur. Pankreas proteinleri, yağları ve karbonhidratları sindirmemize yardımcı olan önemli bileşenleri üretir. Yetersizlik durumunda en sık görülen belirtileri üst karın ağrısı ve ishaldir. Hastalık daha kronik hale geldikçe, hastalarda yetersiz beslenme ve kilo kaybı gelişebilir. Pankreas hastalığın son aşamalarında tahrip olursa, hastalarda diyabet gelişebilir. Tedavi; ağrının kesilmesi ve eksik pankreas enzimlerinin ve diğer bileşenlerin uygun yolla yerine konması prensibinden oluşur.

İLETİŞİM FORMU

    Mükemmel
    55 değerlendirmeler göre.
    İbrahim Uysal
    İbrahim Uysal
    2024-07-04
    Trustindex, incelemenin orijinal kaynağının Google olduğunu doğrular.
    Dr. Enver Bey işini çok iyi yapan, güleryüzlü ve tecrübesine güvendiğimiz bir hekim, yıllara dayanan tanışmamız var ve artık ilgili alanda tek tercihimiz oldu..En son Eşime endoskopi yaptırdık ve eşimin korkuları olmasına rağmen hiç hissetmedi ve tedavi şekli ile sağlığını geri kazandı çok teşekkür ediyoruz kendisine ve ekibine…Sağlık ihmale gelmez…
    Ozlem Bulut
    Ozlem Bulut
    2024-02-26
    Trustindex, incelemenin orijinal kaynağının Google olduğunu doğrular.
    Hastayla göz teması çok iyi. Bilgilendirme konusunda çok iyi ve herseyden önce dürüst bir hekim. İyiki varsınız teşekkür ederim hocam.
    Mohamoud Shire
    Mohamoud Shire
    2024-02-15
    Trustindex, incelemenin orijinal kaynağının Google olduğunu doğrular.
    Dr. Enver Akbaş is a very good doctor, he is helpful, understanding and has o good experience in his field. His clinic is well equipped, I would advise every one who is suffering from any stomach problems to visit him.
    Kerem Timur Gunes
    Kerem Timur Gunes
    2024-02-15
    Trustindex, incelemenin orijinal kaynağının Google olduğunu doğrular.
    Yapılan güzel yorumları gördükten sonra - gönlüm rahat randevu aldım doktor beyden. Yanında çalışan 2 teknisyeni ilk andan kendimi rahat hissettirdi. Doktor bey ise ultrason yaparken her detayı anlattı, bazen iyice emin olmak için aynı bölgelerde tekrar gezindi. O konuştukça tedirginliğim uçup gitti. Sonra gerekli tahlilleri belirledik hemen ve aynı ziyarette yaptık. Şu an heyecanla sonuçları bekliyorum - ne çıkarsa çıksın doktorumuz ve ekibine minnettarım
    Mariah Arif
    Mariah Arif
    2024-01-03
    Trustindex, incelemenin orijinal kaynağının Google olduğunu doğrular.
    Merhaba, we are from uk my husband has had symptoms over a period of 2 years. We had previously been to other doctors in Istanbul who left us uninformed and unsure on the diagnosis. Dr Enver Akbas is a reputable gastroenterologist. His office and clinic/are a prime example of quality class treatment and high profession in this field. Also a big thankyou Tugba. She is hardworking and welcoming. They performed colonoscopy/ endoscopy Dr Enver will take his time to explain and virtually show you the results so we can understand. There is innovative technology and systems. We would like to thankyou for your consultation and constructive therapy to recovery. Teşekkür ederim from Hussain and wife
    AHMET PEHLİVAN
    AHMET PEHLİVAN
    2023-12-31
    Trustindex, incelemenin orijinal kaynağının Google olduğunu doğrular.
    Hocamız çok güler yüzlü, kibar ve alanında çok iyi. Çok memnun kaldım kendisine çok teşekkür ediyorum
    prvn bzkrt
    prvn bzkrt
    2023-12-29
    Trustindex, incelemenin orijinal kaynağının Google olduğunu doğrular.
    Mide ağrısı, şişkinlik, tokluk hissi, bulantı, kilo kaybı şikayetleriyle Enver Hocama başvurdum. Kendisi muayene öncesi ve sonrası tedavi öncesi ve devamındaki süreç de dahil her basamakta detaylı bir şekilde ilgileniyor. Her şeyi açıklıyor. Çok güleryüzlü ve anlayışlı bir hekim. İyiki Enver hocamla karşılaştık. Bir meslektaşı olarak kendisini herkese güvenle öneriyorum. Teşekkür ediyorum.
    Cihan Aker
    Cihan Aker
    2023-12-22
    Trustindex, incelemenin orijinal kaynağının Google olduğunu doğrular.
    Geçen hafta karın ağrısı ve uzun süredir yaşamış olduğum İshalden dolayı Enver Bey'e gittim benimle çok güzel ilgilendi. Sürecin nasıl olacağını nasıl bir tedavi uygulayacağını detaylı anlattı. Kendisine ve Tuğba hn çok teşekkür ediyorum bu rahatsızlığı olan herkeze gönül rahatlığı ile tavsiye ediyorum.
    Volkan Kasrat
    Volkan Kasrat
    2023-11-29
    Trustindex, incelemenin orijinal kaynağının Google olduğunu doğrular.
    Çok ilgili ve iyi bir hekim çok memnun kaldık tavsiye ediyorum bütün hastalara acil şifalar diliyorum
    Haluk Ugurlu
    Haluk Ugurlu
    2023-09-01
    Trustindex, incelemenin orijinal kaynağının Google olduğunu doğrular.
    Babamın kabızlık şikayeti nedeniyle Dr. Enver Bey'e başvurduk ve yaşadığımız deneyimden son derece memnun kaldık. Babam endoskopi ve kolonoskopiye gitmekten ciddi derecede çekiniyordu ve bu işlemlerin polip çıkarsa bağırsak duvarına zarar verebileceğinden endişeleniyordu. Ancak Enver Bey muayene sırasında babamı rahatlattılar ve endişelerini giderdiler. Randevu günü geldiğimizde, Enver Bey ve yanındaki hemşirelerin babama pratik ve hakim yaklaşımı bize güven verdi. Son seviye ileri teknolojili cihazlar ile 1.5 saat süren operasyon sonucunda 5-6 polip başarıyla alındı, operasyon çok başarılı bir şekilde sonuçlandı. Klinikte biraz dinlendikten sonra narkozun etkisi geçince babam kendi yürüyerek klinikten çıktı, eve geldik, ve ertesi günden itibaren hayatına konforlu bir şekilde devam ediyor. Alınan polipler patolojiye gönderildi ve Enver Bey hastasının durumunu yakından takip ediyor. Ameliyat sırasında tespit ettiği herhangi bir durumu değerlendirmek ve gerektiğinde müdahale etmek için babamı yakın bir zamanda tekrar görmek istedi. Biz de seve seve tekrar gideceğiz çünkü aldığımız hizmetten çok memnun kaldık. Bağırsak ve gastroenteroloji sorunları yaşayan herkese Enver Bey'i ve ekibini gönül rahatlığıyla tavsiye ederim. Aldığınız hizmet, Türkiye'nin en iyi hastanelerinden alacağınız hizmetle kıyaslanabilir ve daha erişilebilir bir fiyata sunulmaktadır. Bu, bizim için büyük bir avantajdır ve minnettarız. Dr. Enver Bey ve ekibine teşekkür ediyoruz, babamızın sağlığı ellerinde güvende. Başarılarının devamını dileriz.
    × Whatsapp